İhracat bedeli satışı yapan firmaların büyük bir çoğunluğu nette hiç geri döviz alımı yapmıyor-TCMB Blog Yazısı
Foreks – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) blog sayfasında yer alan bir analize göre, ihracat bedeli satışı yapan firmaların büyük bir çoğunluğu nette hiç geri döviz alımı yapmıyor.
TCMB’nin “Merkezin Güncesi” blog sayfasında TCMB Uzman Yardımcısı Kadir Gürci ve TCMB’de Genel Müdür olarak görev yapan Ünal Seven’in “İhracat Bedeli Satışı Yapan Firmaların Döviz Geri Alım Davranışları” başlıklı yazısı yayımlandı.
Yazıda 3 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe giren ihracat bedellerinin TCMB’ye satışının ve bu konudaki ilgili politika güncellemelerinin firmaların döviz geri alım davranışları ve döviz piyasasına etkileri yakından inceleniyor.
Yazıda şu bilgiler veriliyor:
“İhracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin usul ve esaslar 16 Ocak 2020 tarihli İhracat Genelgesi[1] kapsamında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yürütülüyor. Anılan Genelgede, Hazine ve Maliye Bakanlığının (HMB) 31 Aralık 2021 tarihli talimatıyla yapılan değişiklikle ihracat bedellerinin yüzde 25’inin bankalara satılması ve TCMB’nin ilgili banka nezdindeki hesabına aktarılması düzenlendi. 18 Nisan 2022 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 40 olarak güncellenen bu oran, 10 Haziran 2024 tarihinden itibaren yüzde 30 olarak uygulanmakta. Bu blog yazısında, 3 Ocak 2022 – 7 Haziran 2024 tarihleri arasında TCMB’ye ihracat bedeli satışı gerçekleştiren firmaların satış sonrası spot döviz piyasasında döviz geri alımı yapıp yapmadıkları ve düzenlemelerin firmaların bu davranışlarını nasıl etkilediği inceleniyor.
Bu kapsamda, ilgili dönemde en az bir defa ihracat bedeli satışı yapmış olan yaklaşık 80 bin firmanın ihracat bedeli satış, döviz alış ve döviz satış işlemleri birleştirilerek haftalık bir veri seti oluşturuluyor. Firmanın ihracat bedeli satışı yaptığı haftadaki net döviz geri alım oranı (GAO) aşağıdaki formül kullanılarak hesaplanıyor.
Yukarıdaki eşitlikte i firmayı, t haftayı ifade ediyor. Piyasaya Satım değişkeni ise ihracat bedeli dışındaki döviz satım tutarını temsil ediyor. İlgili haftadaki geri alım oranının değerine bağlı olarak firmalar şu şekilde sınıflandırılmıştır:
- Eksi veya sıfır ise (GAO≤0) net olarak hiç geri alım yapmayan,
- Sıfır ile bir arasında ise (0
- Bir veya birden daha büyük ise (GAO≥1) ihracat bedeli satış tutarının tamamını veya daha fazlasını geri alan.[2]
Bu sınıflandırma ile yapılan hesaplamalardan elde edilen bulgulara göre, ilgili dönem aralığında ihracat bedeli satışı yapan firmaların yüzde 79’u ihracat bedeli satışı yaptıkları haftada hiç geri alım yapmamış, yüzde 12’si ihracat bedeli satış tutarından daha az geri alım yapmış, yüzde 9’u ise ihracat bedeli satış tutarının tamamını veya daha fazlasını geri almış (Grafik 1). İhracat bedeli satış tutarı olarak bakıldığında ise söz konusu oranlar sırasıyla yüzde 67, yüzde 21 ve yüzde 12 olmakta. Diğer bir ifadeyle, toplam ihracat bedeli satış tutarının yüzde 67’sini ihracat bedeli satışı yaptıkları hafta içerisinde hiç geri alım yapmayan firmalar oluşturuyor. Ayrıca ilgili dönemde yapılan tüm ihracat bedeli satışları ve spot piyasa işlemleri birlikte değerlendirildiğinde, dönem boyunca sattığı ihracat bedeli tutarının tamamını veya daha fazlasını geri alan firmaların yüzde 74’ünün nette ithalatçı olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla elde edilen bulgular, ihracat bedeli satışı yapan firmaların çoğunlukla döviz geri alım eğiliminde olmadığını ve döviz geri alan firmaların büyük bir bölümünün de nette ithalatçı firmalar olduğunu gösteriyor.
Öte yandan, TCMB’ye satış yapıp aynı gün içerisinde spot piyasada aynı para birimi cinsinden herhangi bir tutarda ve ihracat bedeli satış kurundan daha yüksek bir kur seviyesinden geri alım yapan firmaların maruz kaldıkları ilave kur farkı yükü hesaplandığında, bunun ortalama binde 8 civarında olduğu tespit ediliyor. Söz konusu kur farkı, 2023 yılı ilk yarısında bankalar arası piyasadaki kur alım-satım farklarının yüksek olduğu dönem dışarıda tutulduğunda ise daha makul seviyelere düşüyor.
Buna ek olarak, ihracat bedellerinin yüzde 40’ının TCMB’ye satışı kapsamında, 26 Ocak 2023 tarihinde uygulamaya konulan “satılan döviz tutarınca döviz alımı yapmama taahhüdünde bulunulması karşılığında yüzde 2 kur farkı ödemesi” düzenlemesi[3] de incelemeye alınıyor. Bu bağlamda söz konusu düzenlemenin firmaların net döviz satıcısı olma ihtimaline etkisi, firma seviyesinde mikro verilerle doğrusal olasılık modelleri[4] kullanılarak analiz ediliyor. Analizde, farklı firmaların farklı döviz ihtiyaçları olabileceği göz önüne alınarak firma heterojenliği ve zaman (haftalık) sabit etkileri kontrol ediliyor.
Tablo-1’de özetlenen sonuçlara göre:
- İlgili haftada ihracat bedeli satışı yapan firmaların nette döviz satıcısı olma olasılığı, örneklemdeki diğer firmalara göre ortalamada yüzde 51 daha yüksek.[5]
- İhracat bedeli asgari satış oranının yüzde 25’ten yüzde 40’a yükseltilmesi bu olasılığı 5 puan daha artıyor. Diğer bir ifadeyle, ihracat bedelinin yüzde 40’ının TCMB’ye satılması uygulaması, ihracat bedeli satışı yapan firmaların ilgili haftada nette döviz satıcısı olma olasılığını yükseltiyor.
- Yurt dışı kaynaklı dövizin yüzde 40’ının TCMB’ye satışının ardından satılan döviz tutarınca döviz alımı yapmama taahhüdünde bulunulması karşılığında uygulanan yüzde 2 kur farkı düzenlemesi de ihracat bedeli satışı yapan firmaların nette döviz satıcısı olma olasılığını bir miktar artırıyor.
- İhracat bedeli satışı yapan firmaların TCMB’ye sattıkları tutar dışında piyasa yaptıkları döviz satışı likidite açısından önemli. İhracat bedeli satışı yapan firmaların ayrıca spot piyasaya da satış yapma olasılıkları, örneklemdeki diğer firmalara kıyasla, yüzde 11 daha yüksek. Fakat bu oran, yüzde 2 kur farkı uygulaması sonrasında 6 puan düşüyor. Bu sonuç, bazı firmaların halihazırda piyasaya satmaya razı oldukları dövizin bir kısmını yüzde 2 kur farkı uygulaması ile birlikte TCMB’ye satmayı tercih ettiğini ima ediyor.
Özetle, bu yazıda 3 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe giren ihracat bedellerinin TCMB’ye satışının ve bu konudaki ilgili politika güncellemelerinin firmaların döviz geri alım davranışları ve döviz piyasasına etkileri yakından inceleniyor. Elde edilen bulgulara göre, ihracat bedeli satışı yapan firmaların büyük bir çoğunluğu nette hiç geri döviz alımı yapmıyor. Firma bazlı mikro veriler ile yapılan analizler ise ihracat bedeli satışı yapan firmaların satış yaptıkları haftada nette döviz satıcısı olma ihtimalinin diğer firmalara kıyasla daha yüksek olduğunu ve yapılan düzenlemelerin de bu ihtimali artırdığını gösteriyor.
[1] İhracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlendiği 16 Ocak 2020 tarihli İhracat Genelgesinin en güncel versiyonu için bk. https://tcmb.tl/wg376c1
[2] Sınıflandırmalar net alım işlemleri üzerinden yapılmakta.
[3] Yüzde 2 kur farkı ödemesi uygulamasına ilişkin basın duyurusu için bk. https://tcmb.tl/wh30ee9
[4] Regresyon modelleri denklemi ile koşulmakta. Yi,t değişkeni, model (1)’de her firmanın ilgili haftadaki nette döviz satıcısı olma durumunu, model (2)’de ise her firmanın ilgili haftadaki asgari ihracat bedeli satışından daha fazla döviz satıcısı olma durumunu ikili (1/0) olarak temsil etmekte. Xi,t değişkeni her firmanın ilgili haftada ihracat bedeli satışı yapma durumunu ikili olarak göstermekte. POST1 değişkeni 18 Nisan 2022 sonrası için 1 öncesi için 0 değerini alırken, POST2 değişkeni ise 26 Ocak 2023 sonrası için 1 öncesi için 0 değerini almakta. di firma sabit etkilerini, dt ise zaman (hafta) sabit etkilerini kontrol etmekte. ϵi,t değişkeni ise hata terimini göstermekte.
[5] Kur beklentilerindeki ve yurt içi faiz oranlarındaki gelişmelerin ihracatçı firmaların döviz satıcısı olma olasılığını etkilemesi beklenebilir. Bu etkiyi kontrol etmek adına analizlerde zaman sabit etkileri kullanılıyor. Ek olarak, elde edilen bulguların sağlamlığını test etmek amacıyla beklentilerin görece olumsuz (2022 Ocak-Nisan) ve olumlu seyrettiği (2024 Ocak-Haziran) iki farklı dönem için ayrı ayrı regresyonlar koşuluyor. Elde edilen sonuçlar, ihracat bedeli satışı yapan firmaların nette döviz satıcısı olma olasılığının, her iki dönemde de örneklemdeki diğer firmalara göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, beklentilerin görece olumlu seyrettiği dönemdeki etki diğer dönemlere kıyasla daha da yüksek hesaplanıyor.